Perşembe, Haziran 4

haftanın yardımseveri, dolmuş şoförü.


Bugün sabah bi okula gidiyim dedim, öğretmenler falan ders işler mi diye. İşlemediler. Ben de sabah aldığım Uykusuz'u okudum, okudum, okudum. en son üçüncü derste "ben burayı okumuştum" diye düşündüğümü hatırlıyorum. hem de ikinci kez değil, beşinci, altıncı kez dergiyi baştan okumuştum.
Sonra canım sıkıldı, bişeyler çiziyim dedim. Yukarıda gördüğünüz kıytırık şeyi çizdi elim. Sonra dolmuşa binip eve gelmeye karar verdim.
Parayı uzatırken şoförün yüzünü göremedim ama, çok muhterem bi insandı kendisi bence. Kale Kapısı'nda "iieevet kalegapısııığğ!" diye bağırdı ki ben böyle dolmuşçulara karşı bir anda derin bir sevgi beslemeye başlarım. Ama sadece nerede ineceğimi bilmediğim zamanlarda.
Sonra dolmuştaki konuşkan kadın (her dolmuşta bir tane vardır, balık etli, kısa boylu, genellikle kısa saçlı konuşkan kadınlar) "Şoför bey, ya şurda patlama olmuş nerde o cadde, hah İsmetpaşa Caddesi, şurası mı o?" dedi. "Bak abla şu apartmanın arkasından dönünce o sol taraftaki cadde," dedi haftanın yardımseveri, eliyle yeşil bi apartmanı işaret ederek. Yüz metre sonra apartmana daha da yaklaştığımızda "Bak bak şu apartmanın arka tarafından sola dönünce," dedi, yine yeşil apartmanı işaret etti. İki yüz metre sonra tam apartmanın önünden geçerken "İşte şu yeşil apartmandan dönünce sol taraftaki bak" dedi. Ama kadın o sırada önündeki Genç ve Konuşkan Kadın-2 ile patlamada kaç kişinin öldüğünden bahsediyordu.
Sonra birisi "Doo Garajından (Doğu garajı) geçer mi?" diye sordu. "Gel abim," dedi dolmuş şoförü. Ama abim dediği kişi kendinden büyüktü bence, yani yaşlı bi adamdı.
O ki haftanın yardımseveri, o ki nerede ineceğini bilmeyenlerin umudu, o ki yeşil apartman fatihi, o ki "gel ağbim" diyecek kadar babacan birisi... Kalbimiz seninle dolmuş şoförü.. Elimde olsa Altın Direksiyon ödülünü sana verirdim ama ne yazık ki öyle bir ödül yok..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder